Seçim sonrası medyayı neler bekliyor?

Seçim sonrası medyayı neler bekliyor?

Önce Mehmet Yakup Yılmaz, ardından Fatih Altaylı "yazmayı" bıraktı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin medya açısından görünen ilk öncü etkileri bunlardı. Peki, bundan sonra Türkiye'de gazetecilik nereye koşacak? İktidar medyası ve muhalif medya seçimden sonra nasıl şekillenecek? 

Seçim sonrası medyayı neler bekliyor?
16px
24px
17.05.2023 11:29
ABONE OLgoogle

Toygun ATİLLA yazdı

Meslek hayatımızda bize dokunan Feridun Büyükavcı, Uğur Cebeci, Celal Korkut, Bülent Ovacık, Orhan Can, Yaşar Gürsoy, Necdet Doğan, Necdet Açan'dan öğrendiğimiz ilkelerle ve temel gazetecilik değerleri ile harmanlandık. 
HABER KUTSAL YORUM HÜRDÜR
"Haber kutsal, yorum hürdür"... 
Öğrendiklerimizden biri buydu. 
Bizler hakikat işçileriydik. 
Görüşlerimiz, siyasi yönelimlerimiz, hakikatin önüne asla geçmezdi. 
Bir olayın, vakanın fotoğrafını, röntgenini çeker, hikayeyi resmeder, hakikatı ortaya koyar, yorumu halka bırakırdık. 
Öğrendiğimiz buydu. Yaptığımız da... 
GAZETECİLİĞİN ÇÜRÜMESİNDE BAŞROL AK PARTİ'NİN
Çok net söyleyeyim. 
AK Parti iktidarı Türkiye'de gazeteciliğin çürümesinde başrolü üstlendi. 
Diyeceksiniz ki, "Türkiye'de olağanüstü bir gazetecilik vardı da, AK Parti mi tüm bunları bozdu?"
Elbette hiçbir şey şahane değildi. 
Ama gazetecilik hiç bu kadar kötü olmamıştı. 

HEDEF NAMLUDA ELLER TETİKTE
FETÖ'nün de çabası ile 2008'den itibaren iktidar medyası belirgin olarak şekillenmeye başladı. 
Hedef namluda, eller tetikteydi. 
Gazeteciliğin geldiği durum buydu. 

YANDAŞLAR VE CANDAŞLAR
Merkez medya uzun süre bu "yandaş" "kötücül" ve "pusucu" gazeteciliğe ve dile direnmeye çalıştı. 
Nafile...
Karşıtı, benzerini oluşturdu. 
Yandaşların karşısında artık candaşlar vardı. 

Hakikat unutuldu, merkez medya yok oldu, habercilik rafa kalktı...

AMİGO GAZETECİLİK 
Aslında birbirlerini eleştirenler aslında kendilerini eleştiyordu. 
Birbirlerine ayna tutuyorlardı. 
Halkın haber alma hakkı yavaş yavaş yerini propantist, aktivist bir dile bıraktı. 
Gazeteciler amigo, halk arenadaki seyirci oldu. 
Sosyal medya ile birlikte taraftarlar ve amigolar çoğaldı. 
Eskiden kamu yararına haber yapan gazeteciler, artık taraftar kitleleri için slogan üretenler haline geldi. 
Candaş gazetecilik öyle bir hale geldi ki, seçim günü torunun yanağını şaka amaçlı hafifçe tokatlayan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Erdoğan bir çocuğu tokatladı" başlığı ile verdi. 
Gerçek hükümsüz, manipülasyon muktedirdi. 

TO BE OR NOT TO BE
Seçim sürecine girdiğimiz son 1 yılda bu süreç hızla ivme kazandı. 
Artık kantarın ayarı iyice kaçmıştı. 
To be or not to be (Olmak ya da olmamak) 
Meslek etiği unutuldukça var olma savaşları, mevzi alma süreçleri, siyasi parti amigoları türedi. 

Yandaşları eleştiren candaşlar, yeni parti komiserleri oldu. 

GAZETECİLİK RAFA KALKTI
Gerçek gazetecilik rafa kalktı. Herkes kendini mutlu edecek haberlerin peşinden gitti. 
Gerçeği yok sayma adına...

Gerçeklikten uzaklaşmanın son adımı ise son seçim sonuçlarından sonra belirgin bir hale geldi. 
Etkisizleşen ve toplumun tamamını kapsayamayan gazetecilik, sadece kendi taraftarlarına asprin olmaktan öteye geçemedi. 

HASAN TAHSİN'CİLİK OYNAYANLAR
Bu süreçte yandaş gazetecilerin sesleri eskiye göre çok çıkmadı. Süreci daha çok candaş diye tabir edilen kendilerini "muhalif" olarak adlandıran gazeteciler domine etti. 
Etkin olan, yaftalayan, "vur kır parçala bu maçı kazan" sloganları atan bu kez onlardı. 
Kimileri ise kirli geçmişlerini, fırdöndü hayatlarını unuttuğumuzu sanarak Hasan Tahsin pozları takınıyorlardı. 
Oysa ne kendileri Hasan Tahsin, ne de karşılarındaki işgal kuvvetleriydi. 

İKTİDAR MEDYASININ GİYOTİN SEHPALARI ÇIKABİLİR
Sakın sanmayın ki, iktidar yanlısı gazetecilerin sessizliği artık uslanmış olmalarından kaynaklıydı. 
Asla...
Onlar bile iktidarın gidebileceğini ilk kez düşünmeye başlamış, kenardan kenardan tatlı su kurnazlığı içinde durumu idare ediyorlardı. 
Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimlerinin hemen ardından toprağa gömdükleri baltalarını, kenara bıraktıkları kamalarını çıkarmaları an meselesidir...
Giyotin sehpalarını indirme, televizyonlarda adam asmaca oyunları ha başladı ha başlamak üzeredir... 

CANDAŞ MEDYADA YAPRAK DÖKÜMÜ
Candaş medyada yaprak dökümü büyükten küçüğe doğru başlarken, birbirleri ile olan çarpışmaları yandaşlarla olan kavgalarından daha keskin olacaktır. 
Önce kılıçları birbirlerine çekecek, yeni dönemde ayakta kalma mücadelesinde "düşmanlarından" çok birbirlerine sert gireceklerdir. 
Anlayacağınız medya savaşları yeni dönemde Haçlı savaşlarından çetin geçecek....

TÜRKİYE İÇİN SON ŞANS
Olması gerekene gelirsek...
Tabi tüm bundan sonra yazılacaklar kocaman bir ütopya ...
Farkındayım.
Yolsuzlukları yazan, ihale oyunlarını kaleme alan, iktidar kalemleri hayal ediyorum.
Gazeteciliğin kamu yararına yapıldığını bir kez olsun anımsamaları gerektiğini düşünüyorum.
Bunun Türkiye için son şans olduğu kanaatindeyim. 
Demokrasinin olmazsa olmazının gerçek gazetecilik olduğunu düşünüyorum.

CANDAŞ KALEMLERİN ÖFKE NÖBETİ
Candaş kalemlerin, öfke nöbetlerinden kurtularak, kötü gazeteciliği taklit etmelerinden kurtulmalarını diliyorum. 
Sadece hakikatın ve gerçek haberciliğin tüm aktivist söylemlerden, propogandalardan etkin olduğunu düşünüyorum. 
Gerçekliğin, inandırıcılığın, sadece yanlışları değil yapılan doğruları da yazdığınızda oluşabileceğini düşünüyorum. 
Barış Pehlivan'ların, BarışTerkoğlu'nun yazdığı gerçeklerin amigo gazetecilik söylemleri arasında kaybolmamasını, holiganist bir ortamın dışına taşıp kamuoyuna mal olmasını diliyorum. 
Nefret dilinden uzak, aktivist, siyasetçi, kanaat önderi değil de sadece hakikat işçisi olduğumuzu unutmamız gerektiğini, düşünüyorum, istiyorum...
Çok şey istiyorum biliyorum...
Ama tüm bunları yaşanabilir bir Türkiye ve mesleğim adına istiyorum. 

patronlardunyasi.com

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde