Ruslar neden bu kadar hızlı çıktı? Sberbank Denizbank’ı neden sattı?

Ruslar neden bu kadar hızlı çıktı? Sberbank Denizbank’ı neden sattı?

Sberbank, 2012 yılında Denizbank’ı alırken Türkiye’de uzun yıllar kalma kararlığını ifade etmişti. Yaklaşık altı yıl sonra alış fiyatından göreli olarak daha düşük bir fiyata satarak çıkma kararı neden alındı? Sberbank zarar ederek mi çıktı?

Ruslar neden bu kadar hızlı çıktı? Sberbank Denizbank’ı neden sattı?
16px
24px
25.05.2018 17:25
ABONE OLgoogle

Denizbank ve iştiraklerinin (DenizBank Finansal Hizmetler Grubu) Emirates Grubu'na (NBD-Birleşik Arap Emirlikleri) satışı merak uyandırdı. Mevcut hissedar Rusya merkezli Sberbank, yaklaşık 6 yıl önce, 2012 yılında alım kararını verirken Türkiye’ye uzun yıllar kalmak için geldiğini ısrarla ifade ediyordu. Peki neden bu kadar hızlı çıktı? 

NİHAİ KARAR VERİCİ PUTİN

Yönetim şekli, ortaklık yapısı, Rusya, Orta Asya ve Doğu Avrupa'daki yaygınlığı, tarihsel konumu itibarıyla Sberbank için ölçeği çok daha büyük olmak üzere "Rusya'nın Ziraat Bankası" nitelemesi yapmak yanlış olmaz. SSCB'nin çözülmesi sonrasında ülkenin en değerli varlıklarından biri olarak başına üşüşülen bankada devlet payı hala yüzde 51 düzeyinde. Tüm yatırımları devlet kararıyla yapılıyor, hatta doğrudan Putin'e bağlı çalışan bir finans makinesi olduğu söylenebilir.  Rusların Denizbank'ı zararına satma nedeni belli oldu

Dolayısıyla Sberbank için Türkiye sıradan bir yatırım alanı ve kararı değildi. Denizbank satın almasının, Putin'in Erdoğan'ı ziyareti sonrasında ilan edilmesi de bunun bir göstergesiydi. Yüzyıllardır süren diplomatik, ticari, sosyal ilişkiler içerisinde 3 milyar doları aşan hacmiyle tek seferdeki en büyük yatırım olduğu ve çıkış zorluğu da değerlendirildiğinde bölgesel siyasi gelişmelerle ilgili bir adım olduğunu söylemek mümkün.   Ruslar Denizbank'ı zararına sattı

RUSYA’NIN SİYASİ AÇILIMLARININ İZDÜŞÜMÜ BİR SATIN ALMA

2012 yılı Kırım ve Ukrayna mücadele alanlarına Suriye'nin eklendiği, Rusya'nın savaş ve siyasi mücadele alanlarında daha yüksek perdeden ses çıkardığı, müdahaleden kaçınmadığı bir döneme denk düşüyor. Kaçınılmaz olarak finansal savaş alanlarında da büyüme bunu takip ediyordu. 

Denizbank’ın bir önceki hissedarı Belçika-Fransız ortaklığı, daha çok kamu finansmanı alanında faaliyeti bilinen Dexia'nın fiilen batık bir kurum haline gelmesiyle elinde kalan defter değeri en yüksek varlıklardan birini, Denizbank'ı satışa çıkarması, bu atmosferde Sberbank satın alması için elverişli koşulları oluşturuyordu. Avrupa ve ABD uyumu tam sayılabilecek, Batı Avrupa'da çok sayıda yapılanması olan Türkiye bankalarından birinde ortaklık, finansal savaşlarda meşruiyet ve operasyonel kabiliyet açısından Sberbank'ın da elini güçlendirecekti. 

Sberbank'ın coğrafi, finansal ve yaygınlık olarak devasa sayılabilecek yapısında Denizbank operasyonu tamamen başarısız olsa da hacmen yıkıcı olmayacaktı. Türkiye pazarındaki yüksek karlılık ve daha önce erişilemeyen nitelik, içerikte data zenginliği de cazip bulundu ve alım yapıldı. 

Ancak uluslararası sistem ile onun bir parçası olan Rusya arasında çeşitli bölgelerde fiilen çatışmalara da dönüşen gerilim, hızla Rusya'nın dünyadaki ekonomik yatırımlarını etkilemeye başladı. 

DENİZBANK’I SBERBANK’TAN AYRI TUTMA ‘ÇABASI’

Yaptırım kararları OFAC gibi kuruluşlar ile global ölçekte alınırken, uygulaması yerel bankacılık otoritelerinden AB gibi kurumların fonlama yöneticilerine çok geniş bir alanda uygulanmaya başlanınca ilk etapta bundan doğrudan Denizbank da etkilendi. Öyle ki tüm bankacılık faaliyetleri bir anda durdurulan Denizbank'ın Türkiye prosedürlerine, Türkiye prosedürlerinin de Batı sistemine uyumu hükümetten de yardım alınarak bizzat OFAC Başkanına anlatılarak Denizbank'ın diğer Sberbank iştiraklerinden farklı muamele görmesi için uğraşıldı.  Borsada Denizbank şoku! Hisseleri rekor düşüşte

Bir süre işe yarayan ve nefes aldıran bu aksiyon sonrasında Rusya'ya yaptırımların dalga dalga artırılması, Türkiye'de bozulan ekonomik ortam, Rusların Banka'nın iç yapısı ve portföyüne yönelik endişeleri artmaya devam ederken gelen Türkiye ile Rusya arasındaki uçak krizi, nihai kararın şekillenmesini sağladı: Denizbank hızla satılmalı ve Türkiye'den çıkış gerçekleştirilmeliydi.

İşte bugün başarıyla anlatılan satışın arka planındaki öykü budur. Sberbank milyarlarca dolar yatırım yaptığı bir bankanın karını doğrudan transfer edemez, Denizbank’ın uluslararası piyasalardan borçlanamaz, hatta temel bankacılık işlemlerini sürdüremez, müşterilerinin dış ticaret için kullandığı akreditiflerini/garantilerini opere edemez ve büyük uluslararası bankalar ile muhabir bankalar bloke ettiğinden dövizini alamaz hale gelmesi sonunda Rusları halen satışı mümkünken satış kararına yöneltti. Ancak Sberbank yatırım karşılığında yaptırımlar öncesi aldığı kar ve satın almış sayılabileceği data ile çıkış yapmayı başardı. İşin bu bölümü “Türkiye bankacılık sektörü”nün sunduğu “fırsatlar”la ilgili. Özel olarak parlak sayılamayacak bir ekonomik dönemde bile 5 tam yılda satın alma bedeli ve aradaki yatırımların karşılığını alarak çıkabilmek ancak Türkiye’nin “özgün” koşullarında mümkün. Denizbank ucuza mı gitti! Genel Müdür Hakan Ateş ne dedi?

Rusların yönetiminin özellikle son iki yılında Denizbank’ta yaklaşık 1,500 kişinin işine son verildi, ücretler üzerinde sektörden daha güçlü bir baskı kuruldu, şubeler başta olmak üzere çok sayıda banka organizasyonu kapatıldı. 

KAMU BANKALARINI İKAME ETTİ

Satış hazırlığı olarak yorumlanabilecek bu dönemde ve uçak krizinin aşılması sonrasında hızla düzelen ilişkiler ile birlikte kredi portföyü de hükümete daha yakın, aslen diğer bankalardan kredi verilmeyen, kamu bankalarının yüksek limitlerini doldurduğu firmalara/gruplara kredi kullandırılmaya ya da yapılandırma yapılmaya başlandı ve hükümet ile iyi ilişkiler kurulmaya özen gösterildi. 

Koşullar bu şekilde olunca daha önce de Denizbank ile ilgilenen Arap sermayesi, Katar nedeniyle gergin uluslararası ilişkilere rağmen bizzat Erdoğan’ın onayıyla NBD'ye satıldı.

BANKA SATIN ALMAK BİNLERCE SIRRIN TRANSFERİ

Bir banka satın alıyorsanız, binlerce sır satın alıyorsunuz demektir. Zor durumdaki firmalar, kırılgan sektörler, bireysel bilgiler, finansal dinamikler... 

Ve söz konusu Türkiye ise kar kısmı çok basit; çünkü bu ülkede dolar bazında neredeyse dünyanın en düşük ücretli, kalifiye işgücü çalışıyor. Örgütsüz bu işgücü fazla mesai, işten çıkarma tazminatları gibi yük görülen birçok özlük hakkından yoksun. Kar ise yüksek faiz ve volatil piyasa koşullarında hükümet ile el eleyseniz kendiliğinden geliyor.

İşte DenizBank'ın satışının öyküsü bu… 

Cengiz Ateş/soL.org

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde