İlanla satışlarını artıran ilk bayiyim

İlanla satışlarını artıran ilk bayiyim

Türkiye’deki bilinirliği medya sektörüyle olsa da, iş hayatına 1958 yılında otomotiv ve nakliye sektörüyle adım atan Aydın Doğan, ‘Bir Tomofildir Muradımız’ isimli kitapta otomotiv sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İlanla satışlarını artıran ilk bayiyim
16px
24px
27.05.2017 07:35
ABONE OLgoogle
Aydın Doğan, “1960’lı yılların ortalarında ilan yoluyla satışlarını artıran ilk bayi galiba biz olduk. İlanlarımıza en fazla cevap Hürriyet gazetesi okurlarından geldi” dedi.

OTOMOTİV Yetkili Satıcıları Derneği’nin (OYDER) Türk Otomotiv Sektörüne kazandırdığı 7’nci eser olan “Türkiye Otomotiv Perakendeciliği-Bir Tomofildir Muradımız” kitabı geçmişteki Türk otomotiv sektörüne ışık tutarken, Türkiye’de otomotiv perakendeciliğinin tarihini; Aydın Doğan, Rahmi Koç, Hüseyin Bayraktar ve Can Kıraç başta olmak üzere dönemin tanıklarının dilinden aktarıyor.

Ahmet Çağan tarafından yazılan kitabın önemli bölümlerinden birini de Doğan Holding Kurucu ve Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın anıları ve sektörü ilişkin yorumları oluşturuyor.

Türkiye’deki bilinirliği medya sektörüyle olsa da, 1958 yılında ilk şirketini kuran ve ticarete atılan Aydın Doğan, iş hayatına nakliye ve otomotiv sektörüyle başladı. İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebinin ardından ticaret hayatını sürdürdü. 1979 yılında Milliyet gazetesini alarak medya sektörüne giren Doğan, temellerini 1950’lerde attığı Doğan Grubu’nu Türkiye’nin en büyük üç holding grubu arasına sokmayı başardı.

Aydın Doğan, ‘Bir Tomofildir Muradımız kitabında yer alan röportajında soruları şöyle cevapladı;

* Çocukluğunuza denk gelen yıllar otomotive dair neler hatırlatır size? Çocukluğunuzdaki otomobil algınızdan söz eder misiniz?

- Çocukluğumda otomobil nadir bir araçtı. 1950’li yıllarda babamın çift atlı, körüklü bir faytonu vardı. Onu bırakıp Willys marka bir cip aldı. O zaman çok değerliydi ve gıpta ile bakılırdı.

* Siz ilk otomobilinize ne zaman sahip oldunuz? Otomobil sahipliği nasıl tepkiler alıyordu?

- İlk arabamı İstanbul’a geldiğimde aldım. Sene 1963’tü. Fiat 1100 modeldi. İş hayatına yeni başlamıştım. Küçük bir arabaydı ama fiyakalıydı. 1965 yılında Fiat arabamın yerine bir Mercedes 280 model araba aldım. Eşimin ve ailemin tepkisine yol açtı. Çok pahalı buldular. Böyle lüks bir arabaya sahip olmak önemli bir ayrıcalıktı.

* Sektöre girdiğiniz yıllarda Türkiye’de otomotiv sektörünün durumunu genel hatlarıyla nasıl özetlersiniz? Sektör ile ilgili tespitleriniz nelerdi? Ne gibi stratejik kararlar aldınız? 

- Ben sektöre girdiğimde Türkiye’de otomotiv sanayisi henüz daha başlangıç dönemindeydi. Montaj sanayisi yeni yeni başlamaktaydı. Ben sektörün geleceği olduğuna inandım. Bayilikle yetinmedim, Koç Grubu ile otomotiv sektöründe ortaklık yaptım. İlk yıllarda otomotive çok talep vardı. Bu yüzden satış bakımından ciddi bir sorun yoktu.

* Peki bu dönemlerden unutamadığınız bir anı var mı? Mesela bayilerin satış yöntemleri nasıldı?

- 1960’lı yılların ortalarında Koç Grubu Fiat treyler araçlarının montajını yapıyordu. Ancak satışta zorlanıyordu. Ben de o sırada Koç’un bayileri arasındaydım. Yüksek satış yapan bayilere önemli avantajlar sağlıyorlardı. Mali işlerime bakan Süleyman abi ile kafa kafaya verdik. Satışları nasıl arttırırız diye düşündük. Ofisimiz Sirkeci’deydi. Neticede başta Hürriyet olmak üzere gazetelere ilan vermeye karar verdik. Ancak, diğer bayiler öğrenmesin diye ofisimizin telefonu yerine Süleyman abinin ev telefonunu ilana koyduk. İlanın çıktığı günlerde Süleyman abi evde bekler, arayanlara cevap verirdi. Bu suretle satışlarımızı çok ciddi miktarda artırdık. İlan yoluyla satışlarını artıran ilk bayi galiba biz olduk. Bu arada şunu da söyleyeyim. İlanlarımıza en fazla cevap Hürriyet gazetesi okurlarından geldi. Bu yüzden daha pahalı olmasına rağmen Hürriyet’e verdiğimiz ilanlara devam ettik, diğer gazetelere verdiğimiz ilanları kıstık.

MİLPA İLE GÜVEN VERDİK

* 1950 ile 1990’lı yıllar arasında dünyada ve ülkemizdeki otomotiv sektöründe önemli bir değişim görüyoruz. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz? 

* Otomotiv sektörü İkinci Dünya Savaşı sonrasında uluslararası olumlu ekonomik konjonktürün ve artan refahın etkisi ile büyük bir gelişme gösterdi. Türkiye’de biraz daha geç olmakla birlikte bu sürece katıldı. Ülkemizde otomotiv sektörünü en olumsuz etkileyen faktör döviz fiyatlarının yükselmesi olmuştur. Diğer taraftan 1970’li yılların ortalarında petrol fiyatlarının aşırı yükselmesi ve son yıllarda çevre ve trafik sorunları dünyada sektörü olumsuz etkileyen unsurlar olarak dikkat çekmiştir. Ancak sektör, yeni teknolojilerle kendisini yenileme imkânı bulmaktadır.

* Türkiye’de otomotiv sektörü perakendeciliğinde MİLPA gibi satış yöntemleri o dönemin en yenilikçi satış modelini oluşturmuştu. Bu yapıyı oluşturan isim olarak sizce en büyük başarılarınız ve keşke yapabilseydim dedikleriniz nelerdir?

- MİLPA’dan önce Tercüman’ın TEROTO ve Hürriyet gazetesinin Renault araçları ile gayrimenkul pazarlama faaliyetleri vardı. Ancak bu pazarlama faaliyetleri tüketicilere taahhütlerini tam olarak yerine getiremediler. MİLPA bu tecrübelerden hareketle, yapılan hataları görerek, yepyeni bir pazarlama metodu sundu. Tüketicilere güven vermeyi başardı. Pazarlamada önemli olan gerçekçi bir vaat ve bunu yerine getirme konusunda gerekli güvenin sağlanmasıdır.

PEK ÇOK ÜLKENİN KENDİ MARKASI YOK

TÜRK otomotiv sektörünün bugününe ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Aydın Doğan şu tespitleri yapıyor: “Türkiye otomotiv sanayiinde büyük bir gelişme gösterdi. Bugün ihracatımızın en büyük kalemini otomotiv sanayisi oluşturuyor. Yüzbinlerce insanımız bu sektörde istihdam ediliyor. Önce montaj olarak başlayan bu sektör, bugün çeşitli markaların üretim merkezi haline geldi. Tek eksiğimiz kendimize has bir markamızın olmayışıdır. Ancak dünyaya da bakarsanız, pek çok gelişmiş sanayi ülkesinin kendine özgü otomotiv markaları yoktur. Diğer taraftan Türkiye çok güçlü bir otomotiv yan sanayisine sahiptir. Hemen hemen her şehrimizde mevcut oto sanayi merkezleri tüm ihtiyaçları karşılayacak kapasiteye sahip. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile mevcut Gümrük Birliği Anlaşması, özellikle Avrupa pazarına açılmak isteyen Asyalı büyük üreticilerin ülkemizi üretim merkezi olarak seçmelerine katkı sağlamıştır. Ben 1979’dan sonra gazete sahipliği ve yayıncılık işine odaklandım ve otomotiv sektöründen uzaklaşmaya başladım. 2001 ekonomik krizinden sonra da sektörden tamamen çıktım. Bayilik çok önemli bir hizmet sektörüdür. Ancak bu işi yaparken mesleğe odaklanmak ve yan işlere sapmamak gerekir. Bayiler, müşterilerinde güven duygusu yarattıkları ölçüde başarılı olurlar.”

GENÇ YATIRIMCILAR OTOMOTİVE GİRMELİ

SON zamanlarda özellikle döviz kurlarındaki aşırı oynaklığın otomotiv sektörünü etkileyen en önemli faktör olduğunun altını çizen Aydın Doğar, “Özellikle ithal otomotiv ürünler döviz kurunun yükselişinden olumsuz şekilde etkileniyor. Öte yandan, bu sektörde kazandığımız tecrübeler, kaliteli ve rekabet edebilir işçilik maliyetleri sektörün güçlü yanını oluşturuyor. Benim yetkili satıcılara tavsiyem, işlerini severek yapmaları ve sattıkları ürünleri iyi tanımalarıdır. Artık müşteriler eskisi gibi değildir. Satın alacakları araç hakkında önceden araştırma yapıp, bilgi sahibi oluyorlar. Seçenekleri çok. Aradıkları şey güvendir. Yetkili satıcının bu güveni vermesi, işin inceliklerini bilmesi ve müşteriye bunu yansıtması çok önem taşıyor. Ben genç yatırımcıların, geleceği parlak bu sektöre girmelerini tavsiye ederim. Ancak bunu kısa vadeli bir yatırım olarak değil, Türkiye’nin otomotiv sanayiindeki mukayeseli avantajlarını ve uluslararası rekabet imkanlarını değerlendirerek yapmalarını da önemle hatırlatmak isterim.”

GÜLAN KİTAPLA VEDA ETTİ

2014 yılından bu yana Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Başkanlığı görevini derneğin Olağan Genel Kurulu’ndan sonra devreden Ziya Alp Gülan, başkan olarak son icraatını OYDER’in Türk Otomotiv Sektörüne kazandırdığı 7’inci eser olan “Türkiye Otomotiv Perakendeciliği-Bir Tomofildir Muradımız” kitabının lansmanı ile gerçekleştirdi. Gülan, kitabının tanıtımında yaptığı konuşmada OYDER’in otomotiv sektörüne yön veren derneklerden biri olduğunu belirterek “Devletimiz ve özel sektör temsilcilerine, paydaşlarımıza, STK üye ve yöneticilerine, derneğimiz üyeleri ile yönetim kurulundaki mesai arkadaşlarım başta olmak üzere bana teveccüh gösteren herkese teşekkür ediyorum. Seçilecek yeni yönetim kurulu ve başkanımızın Türkiye’deki Yetkili Satıcılık Müessesinin gelişmesi için attığımız adımları, hepimizin katkılarıyla daha da ileri taşıyacağına inancım tamdır” dedi. OYDER Olağan Genel Kurulu’nda yapılan seçim sonucunda yeni yönetim kurulu da belirlendi. 2014 yılından bu yana başkanlığı sürdürenAlp Gülan’ın yerine bu göreve Murat Şahsuvaroğlu seçildi. Şahsuvaroğlu 1974 yılında doğdu. Yükseköğrenimini İngiltere’de tamamlayan Murat Şahsuvaroğlu, Şahsuvaroğlu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevinin yanı sıra Şahsuvaroğlu Otomotiv Genel Müdürlüğünü de sürdürüyor.

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde