Ferit Şahenk konuştu: Ben nerede hata yaptım?

Ferit Şahenk konuştu: Ben nerede hata yaptım?

Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, bankalarla yaptığı görüşmelerle ilgili önemli açıklamalar yaptı

Ferit Şahenk konuştu: Ben nerede hata yaptım?
16px
24px
03.09.2018 12:34
ABONE OLgoogle

Son ayların en çok konuşulan olayı Doğuş Grubu’nun bankalarla olan borç yapılandırma görüşmesi..

Doğuş Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamasında, 2.3 milyar Euro tutarında kredilerini vadesi altı yıl olacak şekilde yeniden yapılandırmak için bankalarla anlaştıklarını açıklamıştı.

Doğuş Holding Başkanı Ferit Şahenk, Capital Yayın Direktörü Rauf Ateş’in sorularını yanıtladı.

-Ferit Bey, şu anda ajandanızın ilk sırasında hangi konular yer alıyor, nelere odaklısınız?

-Şu anda iki önemli konuya odaklandım. Birincisi, toplumun gündeminde de olan, “vadelendirme” dediğimiz konuyu bir an önce tamamlayıp günlük hayatımıza dönmek. Bir numaralı önceliğim bu. Bir an önce bu konunun gerektirdiği tedbirleri alıp yeniden koşmaya başlamamız çok önemli. Bunu başarıyla tamamladık.

İkinci sırada ise Doğuş Grubu’nun kalıcı biçimde kurumsallığını geliştirmek geliyor. Girişimcilik ruhunu kaybettirmeden kurumsallığı kalıcı hale getirebilmek, bunu sürdürülebilir kılmak istiyoruz.

Ancak son dönemde tüm konsantrasyonumuz belirttiğim gibi vadelendirme üzerineydi. Bir an önce bu işi halledip kendi işlerimize dönmek istiyorduk. Tamamladık ve şimdi işlerimize odaklandık.

-Peki niye böyle bir tabloyla karşılaştınız? Siz de hata yaptığınızı kabul ediyorsunuz o zaman? 

-Bir kere yaptığımız bazı yatırımlar, hareketler oldu. Finansman tekniklerinde de hatalar yapmışızdır. Bizim de hatalarımız vardı. Bunu görmek lazım. Yoksa faiz şöyle oldu, kur buraya gitti ile gelinen durumu açıklamak mümkün değil. Bizim de grup olarak öngörülü olmamız gerekirdi.

Ama şu andaki sunduğumuz yapı ve plan, bu sorunları rahatlıkla geçeceğimizi gösteriyor. Belki de bu kararlarla grubumuzun 5 yıl sonra alması gereken stratejik ve organizasyonel kararları erkene çekmiş de olabiliriz.

-Bu kararların hayata geçmesiyle birlikte 6 yıl sonra yeni bir dönem başlayacak diyorsunuz.

-Evet, öyle düşünüyorum. Yapmasaydık, belki geç kalabilirdik. Organizasyonu, stratejisi, vizyonu, insan yapısı ve eğitimiyle bunu bugün yapmak daha doğru oldu diye düşünüyorum.

Eylül 2001’de New York’taki saldırı gerçekleştiğinde, Garanti Bankası’nın İtalyan Intesa’ya satışı iptal olmuştu. Ben o gün demiştim ki “Bir gün inşallah İtalyanlar pişman olacak. Daha büyük rakamlara gelecekler. Hayat devam ediyor.” Öyle de oldu. Garanti Bankası için her şey daha iyi oldu. Şimdi de bizim grup için daha iyi olacağım düşünüyorum.

BANKALARDAN KESİNTİ İSTEMEDİK

Biz, yeniden yapılandırma kavramını kullanmıyoruz. Diğer uygulamalardan farklı. O nedenle biz “yeniden vadelendirme” tanımını tercih ediyoruz. Çünkü, biz bankalardan herhangi bir indirim talep etmedik. Sadece vadelerde, ana para ödemesinde taleplerimiz oldu. Hüsnü Bey (Akhan) ve arkadaşlar konuyu iyi yönetti ve Ağustos ayı içinde tamamladı. 9-10 banka var, 3 banka eş liderlik üstlenmiş durumda. Ne krediden ne de faizden iskonto, kesinti istemiyoruz. Biz, piyasa koşullarına göre “2 artı 4”, yani iki yıl ana para ödemesiz, sadece faiz ödeyelim diyoruz. 4 yıl ise hem ana para hem faiz olacak.

Üstelik şu anda bu kredilerin bir kısmının teminatı yoktu. Bu anlaşmayla birlikte aile de imza verdi. Yüzde 150’ye yakın teminat koyuyoruz. 2,3 milyar Euro düzeyinde, 5 şirketin kredisinden söz ediyoruz. Doğuş Holdingin bütün kredi portföyünün yüzde 42’sini kapsayacak bir anlaşma olacak. Bunun için vereceğimiz teminatın tutarı ise 3,6 milyar Euro’yu buluyor. Burada hem teminat hem Aile’nin imzası çok önemli. Rahmetli babam Ayhan Şahenk, “Sen inandığını göster ki herkes göstersin, inansın” derdi. Babamın sözü çok önemli... Biz bu anlaşmada bu inancı da göstermek istiyoruz.

CHİEF TALENT OFFİCER ADINI KULLANACAĞIZ

-Son konuştuğumuzdan farklı bir grubu yönetiyorsunuz. Yönetim anlayışınızda nasıl bir farklılık var?

-Artık şöyle bir gerçek var dünyada: 2l’inci yüzyılın şirketleri cephede yönetiliyor. Yani bugün siz oturup restoranları, otelleri bir merkezden yönetemezsiniz. Eskiden bir holding merkezi vardı, büyüklerimiz babalar orada otururdu. Her şey oradan gider, gelirdi. Şimdi farklı bir yapı var.

Biz de bu yapıya adapte oluyoruz. Bizim grupta, sadece coğrafyaya göre değil, işin özüne göre de yapılanma mevcut. Bu noktada yabancı istihdamı zorunlu hale geldi. Mesela eskiden biz personelci derdik, sonra insan kaynakları oldu. Kurumsallaşma adına “yetenek yönetimi” dediğimiz konu çok önemli. Bu noktada da yeni bir anlayışla birkaç ay sonra grupta insan kaynakları bölümünün adını değiştireceğim.

-Yeni dönemde ne olacak?

-Chief Talent Officer adını kullanacağız. Yeni dönemde çalışanın erkek, kadın, Türkiye’den ya da yabancı olması hiç önemli değil. Artık kim en büyük katkıyı yapacaksa onunla devam etmek gerekiyor. İşin güzel tarafı artık Türkiye expat’lar için cazip bir memleket olmaya başladı. Bugün Dubai’ye giden bir yöneticiyi buraya rahatlıkla getirebilirsiniz. Bir İngiliz rahatlıkla Türkiye’de çalışabilir.

-Yönetim organizasyon yapısını da değiştiriyor musunuz?

-Yönetimin, işlerin özelliğine göre değişmesi gerekiyor. Daha akıcı, daha rahat karar alabilecek yapıya yöneliyoruz. Ben merkezden uzaklaşmaya, insanların yetkilendirilmiş olmasına inanmaya başladım. Mesela bu otelin patronu, bu otelin genel müdürüdür. Onun holdingde, turizm grubunda rapor ettiği insanlar olmamalı. Onların yardımcı birimler, destek bölümler olması lazım. Bir defa burayı bilmiyorlar ki? Bu otel uzaktan nasıl yönetilebilir?

-Bu hızlı tempo içinde genel müdürlere ne kadar vakit ayırabiliyorsunuz?

-Liderlerle olabildiğince bir araya gelmeye çalışıyorum. Mesela bayramı birkaç farklı otelimizde geçireceğim, onlarla birlikte olup dinleyeceğim. İlgili bölümlerdeki arkadaşlar her türlü raporlamayı yapıyor zaten.

Benim işim hesap sormak değil. Benim işim insanlara vizyonumuzu aktarmak, aynı noktada durduğumuzdan emin olmak. Grupla ilgili eksik bilgileri varsa onları tazeleyebilmek. Arkalarında her zaman adaletli bir liderlerinin olduğunu hissettirmek... Desteğimi, ihtiyaç halinde bana ulaşabileceklerini göstermek istiyorum. Kendilerini güvenli bir yerde hissetmelerini sağlamaya çalışıyorum.

EN BÜYÜK EKSİĞİM, ESKİ HOBİLERİMİ BIRAKMAK

-En son sanıyorum 2014 yılında söyleşi yapmıştık. O günden bu yana işiniz, faaliyet alanınız değişti. Seyahat süreniz, uçakta geçen zamanınız arttı mı? 

-İlk başta çok seyahat ediyordum. Şimdi teknoloji sayesinde video konferansı çok kullanıyorum. Bu, aslında tasarruf için de çok önemli... Mesela toplantı için Madrid’e gitmem lazım. Eskiden giderdim. Şimdi oraya da bir video konferans sistemi kurduk. Ancak bir de dokunmaya, insan ilişkilerine ihtiyaç var. Bunu da illa yönetim kurullarında yapmanız gerekmiyor. Ben eşimi, kızımı alıyorum. Birlikte seyahat ediyoruz. Doğuş Grubu’nda Rahmetli Ayhan Bey’den gelen bir aile sıcaklığı geleneği var. Kısmen işin başındaki liderleri de alıp tatile giderim.

-Çok çalışıyor musunuz, kendinizi nasıl sınıflandırıyorsunuz?

-Ben kendimi çalışıyor gibi görmüyorum. Bu benim zaten hayat stilim. Onun için gocunmuyorum. Sabah kalkarım, yaşarım, aklıma bir şey takılır, onun notunu alırım. Her zaman, her yerde olmam gerektiğine de inanmıyorum. Yeterince çalışıyorum.

Fakat en büyük eksiğim, eski hobilerimi bırakmak. Fotoğraf çekmeyi çok severim, eskiden vakit de ayırırdım. Şimdi onun eksiğini kapatmak için ne yapıyorum? Ara Güler Hocam * ile olan müze projemizde onun uzaktan enerjisini hissediyorum. Fotoğrafla olan bağımı koparmamış oluyorum.

-Kızınız Defne’ye vakit ayırabiliyor musunuz? Yoksa onunla da video konferans mı yapıyorsunuz?

-Maalesef biraz öyle... Onu da telefonla video görüşmesi yaparak gerçekleştiriyorum.

Şaka bir yana, yüzde 100 zaman ayırıyorum. Hiç tartışmasız. Ben 2001’den sonra uzun süre kızıma yeterince vakit ayıramadım. Kızım 10 yaşına gelene kadar bu eksikliğim oldu. Sonra bir gün bana, “Beni üniversite bakmaya sen götüreceksin. Mutlaka seninle gideceğiz” dedi. Biliyorsunuz çocuklar çok açık, direkt söylüyorlar. O günden sonra değiştim, kızıma, aileme daha çok vakit ayırıyorum.

FACEBOOK, APPLE, GOOGLE GİBİ ŞİRKETLERE YAKLAŞMAK…

-Teknolojiyi, yeni çıkan işleri izleyebiliyor musunuz? 

-Çok yakından izliyorum tabii ama grubun içinde çok değer verdiğim, bu konudaki bilgilerine güvendiğim arkadaşlarım var. Onlardan görüş alıyorum. Böylece o cepheyi de takip ediyorum.

-Peki Facebook, Google, Uber gibi şirketleri ziyaret etmek, onların CEO’larıyla bir araya gelmek gibi fırsatlarınız oldu mu?

-İnşallah şu işleri yola koyduktan sonra bu güzel konulara da vakit bulma imkanım olacak. Halen kendi sektörlerimizde görüştüğümüz, iş paylaştığımız insanlar var. Ancak bu dünyada Facebook, Apple, Google gibi şirketlere yaklaşmak, belli bir çapta iş yapan bizim gibi grupların da olmazsa olmazıdır.

-Şu sıralar babanızın en çok hangi öğüdünü hatırlıyorsunuz?

-Söylediği şu söz çok önemlidir. İlk önce inandığını sen göstereceksin ki insanlar sana inansın. Bir de insanlara hep sana nasıl davranılmasını istiyorsan öyle davran derdi.

-Sosyal sorumlukta stratejiniz değişiyor. Onu bir parça açar mısınız?

-2005-2017 yılları arasında kurumsal sosyal sorumluluğa 400 milyon dolar harcadık. Burada Göbeklitepe sponsorluğumuz gibi anahtar birkaç proje var, onların arkasında duracağız. Bazılarını bir süre ertelemek niyetindeyiz. İnşallah bankalara olan sorumluluğumuzu tamamladıktan sonra yolumuza devam edeceğiz.

-Bu dönemde okuduğunuz, etkilendiğiniz kitap var mı?

-Yeni liderlik anlayışıyla ilgili bir kitap okuyorum. Çok ilginç. Girişimci ve liderin beraber çalıştığı arkadaşlara güven vermesi üzerine. Bu güveni sağladığın zaman etrafındaki yöneticiler seninle birlikte daha kolay, istekle koşabiliyor. Kitapta bunu örneklerle anlatıyorlar.

BENİM RÜYAM…

-Sizin geleceğe yönelik rüyanız, hayaliniz nedir?

-Benim rüyam Doğuş Grubu ’nu Türkiye’nin gelişimine değer katacak sosyal sorumluluk projeleriyle hayırlı bir şirket olarak faaliyetlerini göstermeye devam etmesi. Grubumuzun şirketlerinin uzun süre yaşayacak, kalıcı şirketlerden olmasını hayal ediyorum.

54 yaşıma geldim. 20 yaşında bir kızım var. Ama Doğuş Grubu’nun geleceği sadece ailemiz için değil, 35 bin çalışanımız, dokunduğumuz neredeyse 1 milyona yakın insan ve Türk insanı için çok önemli... Grubumuz bu memleketin önemli kurumlan arasında. Bir özel kurum olmanın dışında memleketin önemli taşlarından biriyiz. Bizim sorumluluğumuz, sistemleri kalıcı biçimde kurup geleceğe taşınmalarını sağlamak...

-21 oteliniz, çok sayıda restoranınız var. Her otelde en az 1 kere kalmış, her restoranda yemek yemiş misinizdir?

-Tabii mutlaka yapıyorum. Otellerde yeni tadilatlardan önce belli bir zaman geçiririm. Restoranlar açılmadan önce de mutlaka tadım sürecine katılır, görüşlerimi paylaşırım.

YİYECEK İŞİNDE 7-8 MİLYAR DOLARI BULURUZ

Biz d.ream şirketinde, “Culinary” denilen, mutfak, yani yiyecek-içecek işindeyiz. Bu bir rüyaydı. Levent (Veziroğlu) ile bir seyahatte beyaz bir sayfa üzerine yazmıştık. Şöyle yaparsak çok iyi olur diye yola çıkmıştık. Araştırmalar yapmıştık. Gelir ve turizm arttıkça bu işin büyüyeceğini öngördük.

Bunun yanında insanlar hem eğlenip hem doyacakları alanlar görmek istiyor. Biz buna “eatertainment” diyoruz. Buna yönelik çalışmalar yapıyoruz.

Başladığımızdan bugüne çok büyüdük. Şu anda 180 restoranımız var. Yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz satışta d.ream’in değeri 1,2 milyar dolardı. Şu anda aynı çarpanlarla piyasa değeri 1,5 milyar dolara geldi, ilk başladığımızda bu iş 1 milyar dolar olur mu diye tartışıyorduk. Bizim amacımız bu işi 7-8 milyar dolarlık bir büyüklüğe getirmek. Bunu yaparken satın alma yerine organik büyümeye odaklanacağız. Geçen gün bir dostum, Garanti Bankası’ndan daha iyi olacak demiş. Biraz zorlanırız. Ama hedeflerimiz büyük.

Bu işin en güzel tarafı, restoran işi belli bir marjda kendi nakit akışını sağladığı zaman kendini büyütebilme imkanına sahip.

Bir de kazandığınız parayı sonunda hissedar olarak alabiliyorsunuz. Bankalarda bu olanak pek olmuyordu.

Otellerimizde d.ream ile iş birliği halinde çalışıyor. Yeni dönemde bu konuya ağırlık vereceğiz. Louis Vuitton (LV) Grubu’nu biliyorsunuz. Yapmak istediğimiz, yeme-içme grubumuzun bir LV olmasıdır. Bunun için de hikayeler oluşturmamız gerektiğini biliyoruz. Zaten bu tip çalışmalar yatırımcının da ilgisini çekiyor.

YENİ DÖNEMİ İYİ OKUMAK LAZIM

Genellikle son yıllarda hep pazarlamada insanların yaşına, parasal gücüne, mesleğine göre bir konumlama yapılıyor. Bence bu yanlış. Mesela benim eşim evin alışverişini büyük marketlerden yapıyor, bazı ürünleri başka yerden de alıyor. Müşteri segmentasyonu açısından bakıldığında bu kişi normalde oraya gitmez diye düşünürüz ya da gitmemesi lazım deriz. Bu “davranış” çok önemli. Davranışa dayalı döneme girdik. Tüketiciyi sadece bacağından tanırsanız, fil de diyebilirsiniz zürafa da diyebilirsiniz. Tüketiciyi mümkün olan ne kadar çok parametreyle değerlendirirseniz, o kadar başarılı olursunuz. Tüketiciyi iyi görürseniz, bire bir pazarlama yapmış olursunuz. Teknoloji yeni dönemde bunu daha net görmenizi sağlıyor. O nedenle Doğuş Müşteri Sistemleri altındaki markamız Zubizu bizim için çok önemli. Biz bu yeni dönemi iyi analiz ediyor, anlamaya çalışıyoruz.

BİZE YABANCI İLGİSİ DEVAM EDİYOR

TURİZM CEPHESİ 3'ü Türkiye, 3'ü Hırvatistan, 4’ü Yunanistan’da olmak üzere 10 marinamız var. Montenegro’da bir işletme yapıyoruz. Bir de inşallah yakın zamanda Orta Doğu’nun güzide mekanlarından birinde işletme almak için imza atacağız. Ayrıca Barselona ve Marsilya’da 2 adet mega yatlar için bakım ve onarım merkezi var. 8’i yurt dışı olmak üzere 21 otel var. 2 otel yapım aşamasında. Biri Galataport bünyesinde açılacak Peninsula, diğeri Yunanistan’daki Four Seasons. Onu ekimde teslim edecekler, gelecek sezon açacağız.

YATIRIM PROFİLİ Doğuş Holding olarak 2005-2017 yılları arasında 9 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdik. Bunun 8,6 milyar doları çeşitli sektörlere, 400 milyon doları da sosyal sorumluluk projelerine ayrıldı. İşlerimizin yüzde 19’u yurt dışında, yüzde 81 ’i ise yurt içinde bulunuyor. Galataport’ta yolumuza devam ediyoruz. En geç 2020 yılının şubat ya da mart ayında açılacak. Peninsula Grubu da proje kapsamında 225 milyon dolar para koyuyor, bu projeyi yüzde 50-50 ortaklık olarak hayata geçiriyoruz.

YABANCI İLGİSİ Grubumuza yönelik ilgi, yabancıların ortaklık talebi devam ediyor. Hatta bu akşam yeni bir grupla görüşeceğim. Önemli olan hikayemizi doğru anlatmak. Grubumuzun yaptığı çok iyi işler var. Bazen yeterince iyi anlatamıyoruz. İletişimi daha doğru yapmamız lazım. İletişim anlamında da grubumuza yakışır, kapsamlı çalışmalar yapmamız gerekiyor.

OTOMOTİVDEKİ HEDEF Biz otomotivde önemli bir oyuncuyuz ve büyümeye devam ediyoruz. Volkswagen bir kapı açsa, daha da büyürüz. Bazı odak sektörlerimizde işlerimiz devam edecek. Medyada devam ediyoruz. Eğlence işi olarak baktığımız Star, Kral, bunlar bizim için çok önemli. Grubumuzun diğer işleri için Kral çok önemli. Ayrıca haber kanalları da çok önemli, ben NTV ile gurur duyuyorum.

SOFT POWER İLE ÜLKELERİ YAKLAŞTIRACAĞIZ

YENİ MİSYONUMUZ Ben soft power’a inanıyorum. Soft power nedir diyecek olursanız; özellikle yurt dışında ülkemizin ismini ve değerini iyi anlatmak ve global anlamda hareketliliğin bir parçası olmak adına kullanabileceğimiz güçler.  

Bu konsept ekseninde özellikle turizm ve d.ream çatısı altındaki markalarımızla ülkemizin zengin mutfağını, yemek kültürünü yurt dışında tanıtıyoruz. “Soft povver’ı ülkeleri birbirine yaklaştıran bir araç olarak görüyoruz.

TÜRK MUTFAĞI Son dönemde birkaç markamızla, örneğin şu sıralar Rüya adlı yeni Türk lokantamızla birlikte, bu konsepti farklı noktalarda uyguluyoruz. Bu topraklardan çıkan markaları yurt dışına götürüp ülkemizin tanıtımını yapmayı kendimize misyon edindik. Türk ve Anadolu mutfağını en iyi şekilde yurt dışına anlatan grup olmayı hedefledik.

YENİDEN KONUMLANDIRACAĞIZ Bir yandan da ülkemizde yeme içme sektörünü kurumsallaşmış, kayıt altına alınmış profesyonel bir sektör olarak konumlamak konusunda önemli çalışmalar yaptık. Bu sektörde çok değerli işler yapmış pek çok değerli oyuncu da bugün bu sektör yapılanmasıyla moral buldu. Bir yandan tüm bu gelişmeler özellikle yeme içme sektörünün gençler için de sevilen ve özenilen bir istihdam alanı olarak tanımlanmasına yol açtı. Bugün çeşitli üniversitelerde “culinary” programlarının başarılı çalışmalarını memnuniyetle izliyoruz.

Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, toplam borçlarının yaklaşık yüzde 40’nın yeniden yapılandırılması için 10’dan fazla banka ile görüşmelere bu hafta başlıyor.

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde