Faizlerde düşüş bu gidişle hayal

Faizlerde düşüş bu gidişle hayal

Ekonomistler, faiz oranlarında düşüşün hayal olduğunu, hükümetin döviz kurlarındaki yükselişi önlemek içinyüksek faize göz yumacağı değerlendirmesinde bulundu

Faizlerde düşüş bu gidişle hayal
16px
24px
18.04.2018 09:30
ABONE OLgoogle

Ekonomide yaşanan gelişmeler, faiz-kur tartışmasını alevlendirdi. Ekonomi yönetiminde birçok kişi kurdaki artışlara karşı faiz artırma seçeneğini savunurken, Erdoğan ve danışmanları buna karşı çıkıyor. Ekonomi yönetimindeki bu belirsizliğin krizi tetiklediğini vurgulayan ekonomistler, bu durumun devam etmesi durumunda faturanın daha da ağırlaşacağını ifade ettiler.

Prof. Dr. Oğuz Oyan, ekonominin çok kırılgan hale geldiğini kaydederek, “Açıklanan paketler işe yaramıyor. Birçok firma döviz açık pozisyonu nedeniyle zor durumda. Ortada 250 milyar dolara yakın bir açık var. Açıklanan paketler de sorunları çözmekten çok uzak” dedi.

Dövizle borçlanmaya getirilen sınırlama nedeniyle döviz borcu olan firmaların borç çevirme sorunuyla da karşı karşıya geleceklerini vurgulayan Oyan, hükümetin içine girilen krizi ötelemek için faizleri artırmak zorunda kalabileceğini, buna göz yumabileceğini söyledi. Oyan, birçok firmanın yeni kurtarma paketi beklediğini ancak kaynak sıkıntısı yaşandığını ifade etti.

SARAY-HÜKÜMET DİDİŞMESİ

Eski Hazineci CHP’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, çift haneli enflasyon ve dövizdeki tırmanmanın sürdüğü bir ortamda, faiz oranlarında bir düşüş beklemenin hayal olduğunu belirtti. Erdoğdu, şunları söyledi:

“Tek hesap denilen formülasyonla farklı yerlerde birikmiş kamu fonlarını kullanarak, kamunun borçlanma ihtiyacını azaltma, dolayısıyla faizlerin yükselişini frenleme, düşük faiz ya da yükselmeyen faiz beklentisi bir önlem gibi sunuluyor. Ama ekonominin genelinde, bu formülü de etkisiz kılacak büyük bir çalkantı yaşanıyor. Türbülans ile birlikte kırılıp dökülmeler arttıkça, saray ve hükümet arasında didişmeler de artacak gibi. Enflasyondaki çift hane katılığı, firmaların net döviz açığındaki tırmanış, ekonomi yönetimine saraydan yapılan salvolar, hem tüketicide hem de sektörlerde güveni sarsıyor. Dışarıda da, ABD-Çin ticaret savaşı tamtamları, küresel fonların Türkiye gibi ülkelerden uzaklaşma eğilimleri dolara olan talebi artırdı ve özellikle Türkiye’de dolar fiyatı son 30 günde hızla tırmandı.”

TÜRKİYE EN KÖTÜSÜ

Mart ayının 7’sinde 3.81 TL olan doların, Nisan’ın ortalarına gelindiğinde 4.09 TL’yi gösterdiğine işaret eden Erdoğdu, bunun 30 günde yaklaşık yüzde 7 fiyat artışı demek olduğunu belirtti. “Türk lirasının başına gelenler, öteki yerel paraların başına gelmedi” diyen Erdoğdu, şu görüşleri savundu:

“En yakın kaderi yaşayan Brezilya’da bile yerel paranın karşısında ABD doları yüzde 3.5 arttı. Bu, TL’nin başına gelenlerin yarısı demek. Aynı 30 gün içinde ABD doları, Rus rublesi karşısında yüzde 2.2 artış gösterirken, Güney Afrika randına karşı ancak yüzde 1.4 artış yaşandı. Asya yerel paraları ise ya değişmemiş ya da dolara karşı küçük de olsa değer kazandılar. Hatta Meksika pezosu bile dolara karşı yüzde 2.3 değer kazandı.”

İthalatta ara malının payının yüzde 75 civarında gezindiği ve üretmek için ithal etmek zorunda olan bir ekonomide para biriminin değer kaybının fiyatlara doğrudan etkide bulunduğunu kaydeden Erdoğdu, “Hatta bu kayıp nedeniyle enflasyon çift haneye demir attı denebilir. Değer kaybının 2013 sonrasında hızlandığını ve alternatif program hazırlıklarında olan karar alıcıların seçime kadar ekonomiyi durgunlaştırmamak, kredi hacmini daraltmamak adına son aylarda kurun değersizleşmesine müdahale etmediklerini de eklemek gerekli. Dolayısıyla tüm bunların ışığında, ekonomide faizlerin düşeceğini beklemek bir hayal” diye konuştu.

Aydınlık

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde