Dünya devi Şişecam ve zulüm yaşayan işçisi
Cam ev eşyasında 20 bin çeşit kapasitesi ve üretimle dünyada 3, Avrupa’da 2. sırada. Biri Milano’da 51 mağaza. Şişecam’ı bu hale getiren 21 bin işçi ne durumda? Resmen zulüm yaşıyor.
Mehmet Akkaya'nın yazısından alıntı
İş Bankası Atatürk’ün talimatı ile 1935’te kuruyor. Bugün, Türkiye’nin en güçlü sanayi kuruluşlarından biri ve dünya devi... 150 ülkeye ihracatı, 13 ülkede faaliyeti var. 26’sı yurtdışında toplam 44 üretim tesisi var. Düzcam üretiminde Lüleburgaz, Trakya Otocam, Yenişehir ve Polatlı’da fabrikalar. Bulgaristan’da 2, Romanya’da 1 fabrika...
Otomotiv camında Almanya’da 2, Slovakya’da 1, Macaristan’da 1, Rusya’da 2, Hindistan’da 1, Mısır’da 1 fabrika...
Cam ev eşyasında Kırklareli, Denizli, Tuzla ve Eskişehir’de 5 fabrika, mağazalar. Bulgaristan’da 1, Rusya’da 1, Hollanda’da 2, ABD’de 1, İspanya’da 1, Almanya’da 1, İtalya’da 1 fabrika...
Ambalajda Mersin, Yenişehir, Eskişehir ve İstanbul’da fabrikalar. Rusya’da 7, Gürcistan’da 1, Hollanda’da 3, Ukrayna’da 1 fabrika...
Kimyasallarda soda, krom ve oxyvit fabrikaları. İtalya’da 1, Avusturya’da 1, Bosna-Hersek’te 2, Hollanda’da 1, Mısır’da 1, Çin’de 1 tesis...
AVRUPA'DA BİRİNCİ SIRADA
??Düzcam üretiminde dünyada 5, Avrupa’da 1. sırada.
Cam ev eşyasında 20 bin çeşit kapasitesi ve üretimle dünyada 3, Avrupa’da 2. sırada. Biri Milano’da 51 mağaza.
Cam ambalajı üretiminde Avrupa’da 4. sırada. Rusya’da 5, Ukrayna’da 1 ve Gürcistan’da 1, toplam 10 tesisi var
Şişecam 2.3 milyar kWh elektrik üretimi ile hem kendini, hem ulusal şebekeyi besliyor.
1988’de madenciliğe başlıyor. Yılda 4.5 milyon ton üretim kapasitesine ulaşıyor. Soda ve krom kimyasalları, endüstriyel hammaddeler, cam elyafı, Vitamin K3 türevleri ve sodyum metabisülfitte, 5 ülkede ve 20 tesisi var.
Soda üretiminde A?vrupa’da 4. ve dünyada 10. sırada.
Sodyum bikromat ve bazik kromsülfat üretiminde dünyada 1, kromik asit üretiminde 4. sırada.
2013’te 454, 2014’te 420, 2015’te 722.8, 2016’da ise 1 milyar 40 milyon TL net kâr etmiş.
İŞÇİNİN İÇLER ACISI HALİ
Şişecam’ı bu hale getiren 21 bin işçi ne durumda? Resmen zulüm yaşıyor. Sakatlanmayan kalmamış. Diz, boyun ve bel fıtıkları, eklem bozulmaları... Arızalar daha ilk yıldan başlıyor. Aldıkları para ise asgari ücretin azcık üzerinde... Bu, 15-20 senelik işçinin maaşı.
“Bu iş böyle olmaz arkadaş diyor, biraz sosyal hak, biraz zam istiyor işçi. “Zinharrrrrr vermem” diyor köşelerden köşe dönen patron. 2003’te, “Anayasal hak” diyor greve çıkıyorlar. Bu kez de AKP “Zinharrrrr” diye.
“Milli güvenliği ve genel sağlık tehlikeye girer sen greve çıkınca” diyor. İşçi, “Arkadaş ne sağlığı, ne güvenliği, tank mı, ilaç mı üretiyorum” diye dava açıyor. Yargı hak veriyor işçiye. 30 Ocak 2004’te yeniden greve çıkıyor işçi.
Hükümet yeniden dikiliyor “Zinharrrr” diye. “Milli güvenlik ve sağlık” yine... Haksız, dayanaksız bir gerekçe, bir kez daha suç işliyor hükümet. Derken, dizi, beli, boynu fıtık olarak işverene köşeleri döndüren, ama kendisi boğaz tokluğuna çalışan işçi, 20 Haziran 2014’te Anayasal grev hakkını kullanmaya kalkıyor yine. Hükümetten aynı tutum: “Zinharrr”. Grevin 8. gününde 60 gün öteliyor, fiilen yasaklıyor yine, “genel sağlık ve milli güvenlik” diye. Fıtratta işçi sevgisi olmayınca ne yasa, ne anayasa, ne İLO!...
AYM: ERTELEME GEREKÇESİ TEMELSİZ
Sendika başvuruyor Danıştay’a. 2004’te işçiye hak veren Danıştay, bu kez tersi karar veriyor. Daha da garibi, sadece hükümetin gerekçesini incelemesi gerekirken kendisi de ayrıca bir gerekçe üretiyor. Hem de kanunda kitapta olmayan bir gerekçe. “Cam üretiminin yüzde 90’ı yapılıyor. Bu sebeple hükümetin gerekçesi haklı” diyor.
Bu mantıkla her yerde, her grevi yasaklayabilirsiniz, grev imkânsız olur, kâğıtta kalır sadece. Sendika Danıştay’ın bu kararını Anayasa Mahkemesi'ne götürür. Anayasa Mahkemesi, 12 Ağustos 2015 tarihli kararında Danıştay’ın gerekçesini Anayasa'nın 51 maddesine aykırı, hükümetin ertelenme gerekçelerini temelsiz bulur. Grevin önü açılmıştır, ama sözleşme ve grev geçeli 2 sene olmuştur.
Sene 2017. Tarih 24 Mayıs. Sendika ve Şişecam’ın meslek hastalıklarından helak olmuş ve asgari ücret koşullarındaki işçisi bir kez daha greve çıkmaya kalkar. AKP bir kez daha yasadışı şekilde dikilir işçinin karşısına; “Milli güvenlik” der yine. 2004’teki Danıştay, 2015’teki Anayasa Mahkemesi, kararlarına rağmen hem de. Hukuka uymak diye bir fıtrat olmayınca, işçi sevgisizliği bir kez daha suç işletti AKP’ye.
İşçi yine fabrikalarda mücadelede...
Bu işçi ve sendika, yanlarında olmayı fazlasıyla hakediyor.
