Bülent Eczacıbaşı'nın 100.ncü yaş hayali

Bülent Eczacıbaşı'nın 100.ncü yaş hayali

Bülent Eczacıbaşı, 75 yılı geride bırakan Eczacıbaşı Topluluğu’nun 100’üncü yaş hayalini anlattı

Bülent Eczacıbaşı'nın 100.ncü yaş hayali
16px
24px
03.02.2018 12:18
ABONE OLgoogle

75 yılı geride bırakan Eczacıbaşı Topluluğu’nun 100’üncü yaş hayalini anlatan Bülent Eczacıbaşı, “100. yılımızda daha da genç bir Eczacıbaşı hayal ediyorum. Kurucumuz Nejat Eczacıbaşı, gençliğin ve yaşlılığın insanın yaşı ile ilgisi olmadığına inanır, “Geriye bakarak yaşayan insan yaşlıdır, ileriye bakan insan kaç yaşında olursa olsun gençtir” derdi. Bu açıdan baktığımızda hep genç, hep enerji ve umut dolu olacağız” dedi.

ECZACIBAŞI Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı 75’inci yılını geride bırakan Eczacıbaşı Topluluğu’nun geçmişten bugüne değerlendirmesini yaptı. 43 yıllık iş geçmişi olan Bülent Eczacıbaşı, Türkiye’nin zor bir süreçten geçtiği şu günlerde, Türkiye hayalini de, “Muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefini gideceğimiz yönü gösteren kuzey yıldızı gibi görüyorum” sözleriyle özetledi. Eczacıbaşı sorularımızı şöyle yanıtladı:

Bülent Bey, siz henüz yolun başındayken bu sorumluluğu alırken neler hissetmiştiniz? Babanız Nejat Eczacıbaşı ilkleri yapan bir iş insanıydı, hangi nasihatlerı sizin yolunuza ışık tuttu?

- Yıl 1974’tü. Toplumumuzda önemli bir yeri olduğuna inandığım aile şirketimizde görev yapacak olmak bana heyecan veriyordu. O zamanın Türkiye’si de, Eczacıbaşı’sı da bugünden çok farklıydı. 43 yılda topluluğumuz ve ülkemiz çok boyutlu büyük bir değişimden geçti. Bunun önemli bir bölümünde kurucumuz ve babam Nejat Eczacıbaşı yanı başımızdaydı. Yıllar içinde kazandığımız bilgi ve beceri ile birlikte sorumluluklarımız da arttı. Yönetim Kurulu Başkanlığı sorumluluğunu üstlendiğimde ise kurucumuz hayatta değildi, ancak bize miras bıraktığı değerler, geçmişte olduğu gibi yolumuza rehberlik etti. Bugün de öyle... Nejat Bey düşüncelerini nasihat gibi değil, deneyimlerini paylaşarak aktarırdı. Nasihat vermekten çok örnek olmaya önem verirdi. “Kendisine saygısı olmayan” insanlardan uzak durmaya çok özen gösterirdi. Nejat Bey’e göre, insanın işine saygısı, başka insanlara saygısı, topluma saygısı, doğaya ve çevreye saygısı, öncelikle “kendine saygıyla” başlardı.

‘Hiçbir başarı tesadüf değildir!’ desem bunun devamını nasıl getirirsiniz?

- Çünkü her başarı az ya da çok emek ister. Emek, denemek, yanılmak, başarısızlıklardan yılmamak, tesadüflerden medet ummamak demektir. Emeksiz ulaşılan değerler de vardır. Muhtemelen şans işidir. Örnek alıp tekrarlayamayacağınız gibi, başarı olarak da tanımlayamazsınız.

75 yılı geride bırakan Eczacıbaşı Grubu için en kritik dönemler hangi tarihlerdi? 75 yılın en mutlu anları? 75 yılda iz bırakan günler, projeler hangileri oldu?

- Geriye dönüp baktığımda, mutluluklar, üzüntüler; başarı ve başarısızlıklar hep bir arada... Her biri, pek çok şey öğrendiğimiz değerli deneyimler. Kişilerin de, kurumların da hayatı bu deneyimlerle zenginleşiyor. Bunlar bir bütün, ama tabii diğer taraftan, hepsinin bıraktığı izler aynı derinlikte değil. Bazı olaylar bu üç çeyrek asırda kuşkusuz biraz daha ön plana çıkıyor. Sektörlerine ilkleri kazandıran kuruluşlarımızın, yurtiçindeki ve yurtdışındaki tesislerimizin açılışları; bugün herkesin tanıdığı markalarımızı ilk pazara verdiğimiz günler; sosyal ve kültürel alanda hepimize gurur veren girişimlerimizin, Eczacıbaşı Spor Kulübü’nün, İKSV’nin ve İstanbul Modern’in önemli kilometre taşlarının tarihimizdeki yerleri özel.

EN GÜÇ KARAR ÜRETİMİ BIRAKMAK

75 yılın en zor kararları neler oldu?

- En zor kararlarımız hep topluluğumuzun yapısını değiştiren stratejik kararlar oldu. 1980’lerdeki yeniden yapılanmayı gerçekleştiren kararları; sağlık sektöründe faaliyetlerimize devam ederken, ilaç üretimini bırakma kararımızı da aldığımız en güç kararlar içinde anımsıyorum.

Türkiye’nin geleceğini nerede görüyorsunuz? Türkiye hayaliniz nedir?

- Ülkemizin geleceğini, eğitimden sağlığa, kamu hizmetlerinden sanayiye ve hizmetler sektörlerine kadar çeşitli alanlarda değer üreten, sağlıklı ve çağdaş kurumların varlığında görüyoruz. Sağlam temeller üzerine kurulmuş, çağa ayak uydurabilen ve kendilerini yenileyebilen kurumların geleceğin Türkiye’sini yaratmaya devam edeceğine dün olduğu gibi, bugün de yürekten inanıyorum. Dünyanın en büyük on ekonomisi arasında yer alan, bilim, kültür ve sanat alanındaki başarılarıyla gurur duyduğumuz bir Türkiye hayal ediyorum. “Muasır medeniyetler seviyesine ulaşma” hedefini gideceğimiz yönü gösteren kuzey yıldızı gibi görüyorum. Geride kalmamak, çağdaş uluslar ailesinde yerimizi korumak ve geliştirmek için hızlı koşmamız gerekiyor. Eğitilmiş insan kaynağımız, rekabete dayalı ekonomik düzenimiz ve sağladığımız makroekonomik istikrar ölçüsünde başarılarımızı sürdürülebilir kılacağız. Zamanla, her şey gibi, şirketler de değişiyor. Ürünleri değişiyor, fabrikaları değişiyor, çalışanları, yöneticileri değişiyor, faaliyet alanları değişiyor, stratejileri değişiyor, bazen isimleri değişiyor, hatta ortaklık yapıları değişiyor–hatta bazen temel amaçları bile değişebiliyor. Temel değerleri değişmedikçe, kurumlar ne kadar değişseler de kimliklerini, karakterlerini koruyabiliyorlar.

2030’larda Eczacıbaşı Topluluğu’nu nerede görüyorsunuz?

- Bugün, 75 yıl önce içinde bulunmadığımız pek çok sektörün içindeyiz. Paydaşlarımızın talep ve beklentileriyle beraber, topluluğumuz da değişmek, yenilenmek ve uyum sağlamak durumunda… 2030 yılında nasıl bir Eczacıbaşı olacak? Buna birlikte karar vereceğiz. Topluluğumuzun geleceğini paydaşlarımızla beraber inşa etmeyi, şekillendirmeyi sürdüreceğiz. Çünkü insanlar bir vizyon doğrultusunda yönlendiriliyorlarsa, bir işi yapmanın en iyi yolunu kendi yaratıcılıkları ile buluyorlar... İnsanların anlamlı bir amaca yönelik çalıştıkları zaman mucizeler yaratabildiklerine tanıklık ediyoruz. Hele inandıkları ve paylaştıkları bir amaç uğruna çalışan insanların güçlerini birleştirebildikleri zaman erişebilecekleri hedefler neredeyse hayallere sığmıyor. 100. yılımızda, daha da genç bir Eczacıbaşı hayal ediyorum. Kurucumuz Nejat Eczacıbaşı, Atatürk Türkiye’sine hep derin bir güven duyar, gençliğin ve yaşlılığın insanın yaşı ile ilgisi olmadığına inanırdı. “Geriye bakarak yaşayan insan yaşlıdır, ileriye bakan insan kaç yaşında olursa olsun gençtir” derdi. Bu tanım kanımca ülkeler için de, kuruluşlar için de geçerli… Ülkemiz de, Topluluğumuz da bu açıdan baktığımızda hep genç, hep enerji ve umut dolu olacak.

3 YILDA 1.5 MİLYAR DOLAR YATIRIM

Grup olarak gündeminizde hangi yenilikler var?

- 2018-2020 dönemi için yaklaşık 1.5 milyar lira tutarında bir yatırım planımız var. Bunlar sadece mevcut kuruluşlarımızın organik yatırımlarını kapsıyor. Faaliyette bulunduğumuz bütün sektörlerde iddialı bir büyüme öngörüyoruz. Yapı ve Tüketim Ürünleri, Doğal Kaynaklar ve Sağlık Gruplarımızın bu büyümenin itici gücü olmalarını hedefliyoruz. 
Ana faaliyet alanlarımızda bir yandan verimlilik ve katma değer; diğer tarafta ölçek artışı ile sürdürülebilir bir büyüme amaçlıyoruz. Yeni yatırım konularına her zaman açığız; Topluluğumuzun bünyesi karşımıza çıkabilecek yatırım fırsatlarını değerlendirmeye imkan veriyor. Öncelikli hedefimiz yetkinlik ve rekabetçiliğimizin yüksek olduğu seramik, tüketim ürünleri, sağlık ve doğal kaynaklar alanlarında mevcut pazarlarımızda daha da büyümek, yeni pazarlara yatırım yapmak. Stratejik pazarlarımızda marka yatırımlarımızı artıracağız. Afrika ve Hindistan gibi gelişmekte olan ekonomilerde ürün ve hizmetlerimize alan açmaya çalışıyoruz. Yapı Ürünleri Grubumuz, Hindistan ve Sahra altı Afrika’da, Tüketim Ürünleri Grubumuz da Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yeni iş geliştirme üzerine yoğun bir emek harcıyor.

ÇOCUKLARI DENGELİ YETİŞTİRİYORUZ

Emre ve Esra Eczacıbaşı’yı nasıl yetiştirdiniz? Onlar da şirkette sorumluluk aldılar. Siz onlara sorumluluk verirken babanızın izinden mi gidiyorsunuz?

- Bilerek veya bilmeyerek ailelerimizden edindiğimiz deneyim, kendi çocuklarımızın yetiştirilmesinde bize rehberlik ediyor. Bu, hem benim hem de eşim Oya için de geçerli. Ebeveynlerimizi örnek alıyoruz. Oysa devir değişmiş, ortam farklı, başka yaklaşımlar gerekiyor. Bunu bilseniz de, zaman zaman farkında olmayabiliyorsunuz. Çağın gerçeklerine ters düşen tavırlar, ilkelerle çocukları şaşırtmadan dengeyi sağlamaya çalışmak lazım. Eşim ve ben de böyle yapmaya gayret ediyoruz.

En önem verdiğimiz şey onların mutlu ve başarılı olma kapasitesiyle yetişmeleri… Bu da belirli bir denge içinde birçok etkene bağlı… Kaliteli bir eğitimle edinilmiş diploma kadar, hayatın da bize öğreteceklerine açık olmalıyız. Bir alanda bilgi ve becerileriyle derinleşmek kadar, genel kültür sahibi olmak da önemli ve değerli… Kendimize elbette güveneceğiz ama kendimizi başkalarından üstün görmeyeceğiz. Başarı hırsımızı, yetinmesini bilmekle dengelemeyi öğreneceğiz, kazandıklarımıza da şükredebileceğiz.

3 YIL GEÇİCİ ADRESTE OLACAĞIZ

İstanbul Modern kısa süre sonra taşınacak. Müze nerede devam edecek hayatına?

- İstanbul Modern, Salıpazarı’nda müzeye dönüştürülen 4 numaralı Antrepo binasında 2004 yılında açılmıştı. Şimdi, o binanın yenilenmesi zamanı geldi.  İstanbul Modern faaliyetlerini üç yıllık bir sürede geçici bir mekanda sürdürecek. Daha sonra Antrepo 4’ün yerine yapılacak olan yeni binasına taşınacak. Bu binanın en ileri müzecilik anlayışına göre tasarlanmış bir müze olması için çalışıyoruz.

Elif Ergu/Hürriyet

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde