Bir CEO'nun ağzından zirveden hapishaneye giden sürecin hikâyesi

Bir an için her emrinizi yerine getirmeye hazır bir orduyla birlikte, küreselleşen bir şirketin en tepesinde olduğunuzu ve sonrasında bu zirveden parmaklıkların ardına geçerek ihtiyaçlarınızın bir tuvalet kağıdıyla sınırlandığını düşünün.

Alman otomotiv sektörünün emisyon skandalı kapsamında geçen ay tutuklanan Audi CEO'su Rupert Stadler'ın hikâyesi tam olarak bu şekilde...

2007'de adı Arcandor olarak değişen gıda zinciri Karstadt’ın vergi kaçırdığı ve şirketi iflasa sürüklediği gerekçesiyle 2014'te üç yıl hapse mahkûm edilen CEO'su Thomas Middelhoff, Stadler'ınkine benzeyen hikâyesini Bloomberg'e anlattı.

OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜ SARSAN GÖZALTI KARARI

Medya şirketi Bertelsmann'ın da yöneticiliğini yapan Middelhoff'a göre zirveden hapishaneye kadar ki süreç önce iç isyanla başlıyor. Sonra bir savaş aşaması var ve arkasından yıkım geliyor.

"Ancak bunlardan sonra tekrar kendin olmaya başlıyorsun” diyen Middelhoff, “Alçakgönüllülüğe ihtiyacınız var, aksi takdirde çökeceksiniz” ifadelerini kullanıyor.

"HAVA, CİĞERLERİMDEN ÇEKİLMİŞ GİBİYDİ"

Bir dönem rock yıldızı ve jet sosyete arasında gidip gelen bir hayata sahip Middelhoff, suçlamaları reddetse de iki yıl boyunca helikopter ve özel jetli yolculukları için kurum kasasından 500 bin euro harcamakla suçlanıyor. Uçaklar, Saint Tropez'de demirlemiş yatlar, New York'ta organize edilen yönetim kurulu toplantıları bu şaşalı hayatın yalnızca bir kısmıydı.

Bu hayatın dramatik dönüşü ise 2014'tü. Temyize gitmeyi planlayan Middelhoff yurt dışına kaçma tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alındı.    

“İlk kez kapıyı kapattıklarında, hava akciğerlerimden çekilmiş gibi hissediyordum.Başım dönüyordu” diyen 65 yaşındaki yöneticinin ilk tutukluluk süresi beş aydı ve Middelhoff'a göre bazı insanlara "rehberlik" etmesi gereken biri için soruşturma altında olmak kaldırması zor bir durumdu.

AİLEYE İZİN AYDA İKİ KEZ

İçeride kaldığı süre boyunca Middelhoff, her ihtiyacı için yazılı beyanda bulunmak zorundaydı. Cep telefonu ve bilgisayara izin yoktu. Avukatlarla her görüşmeden önce ve sonra üst araması yapılıyordu. Aile ziyaretleri ayda iki kez, üç kişiyle sınırlıydı. Beş çocuklu Middelhoff için bu oldukça zor bir durumdu.

“Karım beni ilk kez görmeye geldiğinde ağladım” diyen eski yönetici, o günden itibaren hapishanedeki deneyimlerini bir kitapta anlatmaya başladı. Güne saat sabah 5'te İncil okuyarak başlayan Middelhoff, içerisinde 100 şınav olan bir diyet programı uyguladı. İlk beş ayını kendini saldırılardan korumak için ayrı hücrede harcayan iş adamı, beş ayın sonunda kefaletle serbest bırakıldı.

Temyiz başvurusu reddedildiğinde zaman da cezasının geri kalanını hapishane yerine hayırseverlik işiyle meşgul olarak geçirdi.

Tutuklanan Audi CEO'su Rupert Stadler hakkında da konuşan Middelhoff, gerçek skandalın meslektaşlarının hiçbirinin Stadler için sesini yükseltmemesi olduğunu vurgulayarak "Bu nedenle konuşmak istedim. Ona, ruhuna vermeden yaşayabilmesi için güç ve güven diliyorum" dedi.

CEZASI KESİNLEŞMEDİ

Stadler'ın bir Bavyera kenti olan Augsburg yakınlarındaki hapis hayatının detayları ise henüz bilinmiyor. Mahkumların, kendi kıyafetlerini giyme, televizyon seyretme ve hapishane kütüphanesine ulaşma hakkı var. Ayrı bir hücre talep edebilirler ancak çoğu kişi, aşırı yalnız kalmaktan kaçındığı için diğer mahkumlarla kalmayı tercih ediyor.

Volkswagen grubunun markası Audi'nin başında 30 yıldır görev yapan Stadler'ın cezası henüz kesinleşmedi. Ancak tutuklu yargılaması sürüyor.

ABD Çevre Koruma Ajansı, Eylül 2015'te Volkswagen'in emisyon testlerini manipüle ettiğini ve şirketin dizel araçlarının normal seviyenin 40 kat üzerinde çevreyi kirlettiğini duyurmuştu.Stadler da soruşturmada delilleri karartmakla suçlanıyor. 

Volkswagen, ABD mahkemesi tarafından 4,3 milyar dolar, Almanya'nın Braunschweig Savcılığı tarafından da 1 milyar euro para cezasına çarptırıldı.